TV sunucusu Johnny Moris, 1961 yılında 'Ticket to Turkey' (Türkiye'ye Yolculuk/Türkiye'ye Bilet) isimli bir belgesel dizisi hazırladı. Beş bölümlük belgesel dizisinde Morris, İngiltere'nin başkenti Londra'dan başlayan yolculuğunu İstanbul'da sonlandırdı. İngiliz sunucu, her programda başka bir Avrupa kentinde gördüklerini anlattı. Serinin son bölümünde ise İstanbul'un tarihi güzellikleri yer aldı.

İngiliz yayın kuruluşu BBC arşivlerindeki söz konusu İstanbul belgeselini, 57 yıl aradan sonra ilk kez dijital ortamda ve Türkçe altyazılı olarak yayımladı. Dijital ortama aktarılan belgeseli yayına hazırlayan isim ise Mahmut Hamsici oldu.

Morris, İstanbul belgeseline kentin mimari ve tarihi açıdan ünlü camilerinden Sultanahmet Camii ile başladı. Belgeselde, şehrin en güzel camilerinden biri olarak nitelendirdiği Sultanahmet Camii'nin içine giren Morris, caminin iç ve dış mimari tasarımlarıyla ilgili izleyicileri bilgilendiriyor. 

Siyah-beyaz görüntülerde, iç mekânın yumuşak ve sakinleştirici maviliğini vurgulayan Morris, caminin zeminini kaplayan en az 300 yıllık Türk halılarına dikkat çekiyor. Morris belgeselde, Kraliçe Victoria tarafından Türklere armağan edilen ve camii içine yerleştirilen İngiliz tasarımı ayaklı duvar saatini vurguladıktan sonra, şehirdeki turuna devam ediyor.

Morris daha sonra, merkezden vapurla bir buçuk saat uzaklıkta bulunan Prens Adaları'na doğru yola çıkıyor. Morris burayı, kentte piknik yapmaya ve kafa dinlemeye en uygun yer olarak nitelendiriyor ve Türk halkının piknik kültürünü izleyicilerine anlatıyor. Morris, İstanbul belgeselinde son durak olarak hediyelik eşya ve hatıra almak için kentin meşhur çarşılarına gidiyor.

Morris'in İstanbul belgeselindeki kapanış cümlesi İstanbul'un yaklaşık 60 yıl öncesinden günümüze kadar hiç değişmeyen özelliklerini ortaya koyuyor ve kenti kısaca anlatmaya yetiyor: "İstanbul'un tamamı devasa bir çarşı gibi. Hareketli, karmakarışık bir mercan kayalığı... Peki bu dünyada; daha dikkat çekici, daha hayret verici ve daha güzel bir yer var mıdır?"