Beşiktaş, Galatasaray derbisine yanlış 11’le çıkmış… Marcelo-Tosic ikilisi takımın kalitesinin çok altındaymış… Riekerink, Şenol Güneş’in ikinci yarı takımına attığı formatı okuyamamış… Maçın hakkı beraberlik değilmiş…
Bir saniye arkadaş…
Deliye kuyu kazdırmayın…
Yıllar sonra ilk defa derbi gibi oynanan derbinin tılsımını yeşil sahada bulmazsınız…
Tılsım davulda!
Sarı Kırmızılı yönetici Levent Nazifoğlu, maçtan sonra yaptığı açıklamada “Beşiktaş’ı taraftarı itti” diyerek sinyali verdi ama belli ki duyulmadı…
Bir tribün 2-0 yenik durumdaki takımına nasıl gol attırır gözlerimle gördüm…
Anlatayım…
***
İlk kez bir derbiye sahne olan Vodafone Arena’dan yükselen nağmeler Dolmabahçe’yi sarmış, maçın başlamasına dakikalar kalmıştı…
Bu kez ‘Kapalı’nın ortasında, Çarşı’nın kalbindeydim…
Tribün liderlerinin durduğu ‘demir’e önce Sarı Emrah çıktı… Arkasından Şevşek Ali…
Galatasaray taraftarının da siyah beyaz mabede gelmeleri motivasyonu artırmıştı… Taraftarın taktiği hazırdı, Şenol Hoca’nın kafasındakilere benzemezdi:
Top Galatasaray’dayken ıslık çalınacak, Beşiktaş’a geçtiğinde “Saldır Beşiktaşım” diye bağırılacaktı…
Ali Palabıyık’ın başlama düdüğünden itibaren plan tuttu…
Kulakları sağır eden desteği bozabilecek tek bir şey vardı: Galatasaray’ın maçın henüz başında bulduğu gol, kopmaları da beraberinde getirdi.
2’nci golle birlikte lime lime dağılan da sadece yeşil sahadaki Beşiktaşlılar değildi. Tribün toparlanamıyordu.
Belli ki kapalı artık o eski ‘kapalı’ değildi…
Taraftar yoktu, izleyici vardı!
Şevşek Ali 38’inci dakikaya kadar dayanabildi… Sonra bir anda fırladı yerinden… Kimse nereye gittiğini anlamamıştı…
İkinci yarı başlarken döndü… Emrah’ın davulunu getirtmişti…
Bu sahneyi gören bir grup “Burası kapalı herkes ayağa” diye bağırmaya başladı… Bir ruh bekleniyordu…
Emrah’ın elleri kanaya kanaya davulu patlatması o ruhu geri getirmişti…
İkinci yarı hiç susmadı Kapalı…
Maçın gazı, vitesi, direksiyonu sanki ellerindeydi…
Yırtılan boğazların ilacını 73’te Marcelo hazırladı, 77’de Cenk Tosun enjekte etti…
5 dakikada Beşiktaş hayat bulmuştu…
***
Maçın son düdüğü ile ezeli rakibe teslim olmamanın mutluluğu vardı yüzlerde… 2-0’dan 2-2 yapmak her baba yiğidin harcı değil” diyordu otoriteler…
Ancak belli ki kalpler yorgundu…
İnönü’nün havasını arıyorlardı…
Twitter’da ‘AlayınaKarşıGeriDönÇARŞI’ hashtag’i açılmıştı…
Haklıydılar…
Bu maçta bir davul hatırlatmıştı o ruhu ve ezeli rakibe bu sayede baskı kurulmuştu…
Futbol taraftarla, Beşiktaş Çarşı’yla güzeldi…
Özünü kaybetmemeliydi!
Forma 155 TL... Atkı 20 TL... Dinamo Kiev maçının biletleri en düşük 130 TL, bulunabilen 260 TL... "Takımımı hem Süper Lig'te hem Şampiyonlar Ligi'nde desteklerim, hiç yalnız bırakmam" demenin bedeli haftalık 500-600 TL... "Bunun deplasmanı da var, tribün eve de gelsin" diyorsan...
Hiç eğip bükmeye, dolandırmaya gerek yok! Direkt söylüyorum... Lafım 'çekirdekçi' tayfasınadır: Kalkın ayağa, sallayın atkılarınızı... Beşiktaş artık Şampiyonlar Ligi takımı! Meselenin 'hatice'si cumartesiden kalma... 'Netice'si ise taze, dün akşamın konusu... Anlatayım... * *...
Şampiyonluk kutlamalarının teri henüz soğumamıştı ki Beşiktaş yeni sezona, yepyeni stadında, ligin en taze takımı Alanya'yı ağırlayarak başladı... Maçtan saatler önce Gümüşsuyu, Dolmabahçe, Ağaçlı Yol, Çarşı yine siyah beyaza boyanmıştı... Yer gök "Bu sene şampiyon görelim sizi,...
Hasret bitti, futbol heyecanı başladı... Geçen yılın defterinin dürüldüğü Süper Kupa finaliyle, yeni sezonun 'kalk borusu' da ötmüş oldu. Beşiktaşlıların taşlanan otobüsü, sahaya atılan meşaleler, Türkiye Futbol Federasyonu'nun "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" koreografisi, kulüp...